Kızılırmak Mahallesi, Dumlupınar Bulvarı, No: 9A/714, Kat: 18, YDA Center Çankaya/ANKARA info@mehmetaskar.com +90 530 179 53 10

Ağız ve Çene Cerrahisi

Ağız ve çene cerrahisi; ağız boşluğu, çene kemikleri ve dişler ile ilgili patolojilerin tanı ve tedavisi ve gelişimsel bozuklukların tedavisi ile ilgilenen bir uzmanlık dalıdır. Basit 20 yaş dişi çekimleri gibi minör cerrahi işlemlerin yanısıra, sinüs augmentasyonu sonrasında yapılan implant uygulamaları ve kist operasyonu gibi ileri cerrahi işlemler de ağız ve çene cerrahlarının uzmanlık alanı içinde yer almaktadır.

Sinüs Tabanı Kaldırılması & Implant Uygulaması

Dental implantlar, günümüzde kaybedilen doğal dişlere alternatif olarak tercih edilen en ideal materyallerdir. Yetersiz kemik miktarı ve çeşitli anatomik oluşumlarla olan ilişkiler sebebiyle dental implant uygulamalarının sıklıkla kemik greftlemesi, sinüs augmentasyonu gibi ileri cerrahi işlemlerle birlikte yapılması gerekmektedir.

Sinüs lift (sinüs augmentasyonu) yöntemi, sinüs tabanı ile alveolar kret arasındaki kemik yüksekliğinin yetersiz oluşu sebebiyle implant yerleştirilemeyen bölgelere implant yerleştirilmesine olanak sağlamaktadır. Bu teknikte sinüs tabanı yukarı kaldırılır ve oluşturulan boşluğa kemik grefti uygulanır. Greft olarak hastanın kendi kemik dokusu kullanılabileceği gibi günümüzde sıklıkla hazır olarak temin edilebilen kemik ve benzeri materyaller kullanılmaktadır. Hastaya uygun olan tekniğin seçilmesi ve bu tekniğin doğru uygulanması tedavinin başarı şansını arttırarak implantın ömrünü de uzatmaktadır. Bu nedenle seçilen tekniğin ve tedavi prosedürünün uzman bir çene cerrahı tarafından uygulanması tedavinin geleceği için çok önemlidir.

Protez Öncesi Ağız Hazırlığı

Bazı hastalarda protez planlaması dahilinde öncelikli olarak cerrahi bir müdahale yapmak gerekebilmektedir. Dişlerini uzun zaman önce kaybetmiş, ileri yaştaki hastalarda, proteze destek olacak kemik miktarı yetersiz olabilir veya kullanılan eski protezin sebep olduğu vuruklarla veya farklı derecelerde doku düzensizlikleri ile karşılaşabiliriz. Protez öncesinde minör cerrahi işlemlerin uygulanması, protez planlamasının en ideal şekilde yapılmasını sağlayarak hastanın protezini daha uzun kullanmasına yardımcı olur.

Çene Kistleri

Kistler; çene kemikleri içerisinde, içleri sıvı ya da yarı sıvı materyallerle dolu patolojik boşluklar olup, sıklıkla çene kemiklerinde ve daha ender olarak da ağız ve yüz bölgesinin yumuşak dokularında görülürler. Çene kistleri, diş yapıları ile ilgili olabilecekleri gibi, tamamen farklı bir kökenden de kaynaklanabilirler. Genellikle hastada herhangi bir şikayet oluşturmamalarına rağmen, diş ve/veya dişetine ait sorunlar, ağız içine akıntı, kötü tat ve koku, çene veya diş kenarlarında dudak veya dille fark edilen ağrısız şişlikler de görülebilmektedir. Kistin ilerleyen aşamalarında ise trismus, his kaybı ve çene kırıklarına rastlanabilmektedir.

Ağrı ise, daha çok kiste enfeksiyonun da eşlik ettiği hastalarda karşımıza çıkmaktadır. Kistlerin tanı ve tedavisinde, panoramik mandibula grafisi, bilgisayarlı tomografi (BT) kullanılırken, manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ise kist içeriğini belirlemek için önerilmektedir. Kistin konumu, sınırları, şekli, içeriği, yoğunluğu, diş(ler) ile olan ilişkisi, kalsifikasyonu tanı için dikkat edilmesi gereken noktalardır. Tanı güçlüğü çekilen olgularda ise lezyondan biyopsi alınması sıklıkla önerilmektedir. Tedavi seçenekleri arasında basit drenaj, marsupyalizasyon, küretaj, enükleasyon, marjinal rezeksiyon veya kistin görüldüğü bölgenin segmenter rezeksiyonu gösterilmektedir.

Kistin temizlenmesinden sonra oluşan boşluk ise sekonder iyileşmeye bırakılabileceği gibi, aynı seansta kemik rekonstrüksiyonu da uygulanabilmektedir.

Diş Çekimi

Kemik yıkımı ve dişin mobil hale gelmesiyle sonuçlanan periodontal hastalıklar, kanal tedavisi prosedürlerinin uygulanamadığı veya yetersiz kaldığı durumlar, travma varlığı gibi sebeplerle tedavi edilemeyecek durumdaki dişin veya dişlerin çekimi gerekebilmektedir.

Apse Tedavisi

Diş kaynaklı apseler ağız içinde veya ağız dışında, içi iltihap dolu şişlikler olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Bu iltihaplı şişliklerin geciktirilmeden antibiyotik baskısı altında cerrahi olarak açılıp, içindeki iltihabın boşaltılması (drene edilmesi) gerekmektedir. Cerrahi drenaj yapılmaksızın sadece antibiyotik kullanmak, şikayetleri baskılamakta ve apse drene edilmediği için tedaviyi güçleştirmektedir.Ağız cerrahisi işlemleri ameliyathane koşullarında ve steril bir ortamda gerçekleştirilmelidir. Tüm cerrahi işlemlerin uzman bir çene cerrahı tarafından gerçekleştirilmesi operasyon sonrasında oluşabilecek komplikasyon riskini minimuma indirerek tedavi başarısını önemli oranda arttırmaktadır.

Ağız Kanserleri

Ağız kanserlerinin çoğunluğu 45 yaşın üzerinde ortaya çıkar ve erkeklerde oluşma olasılığı kadınlara oranla 2 kat fazladır. Sigara ve alkol kullanımının sınırlandırılması, meyve ve sebzeden zengin diyetle beslenmek ve düzenli diş hekimleri kontrolleri ağız kanseri riskinin azaltılmasında önemlidir.

Ağız kanserlerinin oluştuğu bölgeler sıklıkla; dil, ağız tabanı, dil köküne yakın yumuşak damak alanları, dudaklar ve diş etleridir. Ağız kanserleri erken dönemde teşhis edilerek tedavi sağlanmazsa yayılarak sürekli ağrı, fonksiyon kaybı, tedavi sonrası düzeltilmesi mümkün olmayan yüz ve ağız deformiteleri, hatta ölümlere neden olabilir.

Dişhekimine düzenli aralıklarla gidilmesi ağız kanserlerinin erken dönemde yakalanması açısından da önemlidir.

20 Yaş Diş Çekimi

Gömülü diş varlığı ağız ve çene cerrahlarının hastalarında en sık karşılaştığı olgulardır. Ağızda sıklıkla alt-üst 20 yaş dişleri, üst çene köpek dişleri ve nadiren alt-üst çene küçük azı dişleri gömülü kalabilir. Gömülü dişler bazen hiç belirti göstermeyip şikayete neden olmadan kalabilirken, bazen de şiddetli ağrılara neden olabilirler. Gömülü kalan dişin çevre diş etinde tekrarlayan iltihap varlığı, Yandaki komşu dişe basınç yaparak madde kaybı ve çürüğe sebep olmaları Diş dizisinde çapraşıklık görülmeye başlanması Ağrı varlığı Muayenehane muayene veya radyografik kontrol sırasında gömülü kalan diş ile ilişkili kist oluşumuna rastlanması Yanak ısırma ve diş eti yaralanmalarına sebebiyet vermeleri, gibi nedenlerle sıklıkla gömülü kalan dişin veya dişlerin çekilmesi gerekmektedir.

Alveolit (Kemik İltihabı)

Alveolit, diş çekiminden sonra en sık karşılaşılan problemlerden birisidir. Alveolit alt çenede kulağa ve şakak bölgesine, üst çenede alın ve göz çevresine yayılan ağrılara neden olarak; bitkinlik ve huzursuzluğa sebep olan, diş çekiminden 1-3 gün sonra ortaya çıkan, kısmen veya tamamen bozulmuş pıhtı, kötü ağız kokusu ve ağrı kesiciler ile hafifletilemeyen şiddetli ağrıların olduğu bir durumdur. Alveolite ağız kokusu da eşlik edebilir. Hastalar kötü tattan şikayetçi olabilirler. Şiddetine bağlı olarak 7-10 gün sürebilir. Diş çekimlerinden sonra alveolit görülme sıklığı %2-5 iken, 20 yaş dişi çekimlerinden sonra bu oran %20-35 arasında değişmektedir.

Kötü oral hijyen, ilgili diş çevresindeki diş eti iltihabı ve ileri periodontal hastalık gibi bölgede enfeksiyon bulunması durumu, çekim sırasında yaşanan zorluklar ve travma, çekim yarasında kalan kök ve kemik parçaları, çekimden sonra çekim bölgesinin aşırı travmatize edilerek temizlenmesi, iyileşme dokusunun yerinden oynatılması, oral kontraseptif ve sigara kullanımı çekim sonrasında alveolit oluşma riskini yükseltmektedir. Alveolitin önlenmesi için öncelikle ağız bakımına önem verilmelidir. Diş çekimi sırasında iyi bir cerrahi planlama ve titiz çalışma ile birlikte, cerrahın deneyimli olması çok önemlidir. Çekim sonrası ise pıhtı oluştuğundan emin olunmalıdır.

Hastadan sigarayı kesmesi veya ilk birkaç gün ara vermesi istenerek, ilk 24 saatte kuvvetli gargara yapmaktan kaçınması önerilir. Ayrıca hastaya antibiyotik kullanması, antiseptik gargaralarla ağız hijyenini kontrol altında tutması da önerilebilir. Alveolitin tedavisinde cerrahın önerdiği aralıklarda çekim bölgesi yıkanır, pansuman yapılır ve hastaya ağrı kesici önerilebilir.

Apikal Rezeksiyon

Apikal rezeksiyon, diş kökü ucundaki kistin veya enfekte dokunun, diş kökünün 1/3’lük alt kısmıyla beraber çıkartılması işlemidir. Bu metotta iltihaplı diş kökünün üzerindeki mukoza kaldırılarak kök ucuna ulaşılır. Bu bölgedeki enfekte doku ve artıklar uzaklaştırıldıktan sonra, kök kanalı uç kısmından özel dolgu maddeleriyle doldurularak mukoza kapatılır, iyileşme beklenir. Cerrahın tekniği uygulamadaki deneyimi, steril çalışma koşulları ve uygun alet seçimiyle birlikte yapılan cerrahi operasyon sonrası iyileşme potansiyeli yüksek olan diş ömür boyu hasta ağzında tutulabilir. Dişin kök gelişimini tamamlamadığı durumlarda, hastaya kanal tedavisi yapılması gerekiyorsa dişin kök ucununun kapatılmasında Diş kökünün ucunu aşan kanal tedavisi yapılan hastalarda Kök ucunda kanal tedavisi sırasında kullanılan aletin kırıldığı hastalarda Dişin kök yapısının ve şeklinin diş kökünün uç kısmının temizlenmesine izin vermediği durumlarda
Diş kökünde oluşan ve kanal tedavisiyle iyileşmeyen kist varlığında Dişe gelen travma sonucunda kökte kırık oluşan hastalarda apikal rezeksiyon uygulanabilir.

Hizmet kalitemizi artırmak adına internet sitemizde çerezler kullanmaktayız. Detaylı bilgi almak için Çerez Politikası sayfamızı inceleyebilirsiniz.